Gone With the Wind'in, A streetcar Named Desire'ın, Anna Karenina'nın güzel aktrisi. Alâmet-i farikası, yeşil gözleri ve bir tanesi hep kalkık duran kaşlarıdır. Dudaklarını büze büze bir konuşması vardır; şımarık ama sevimli çocukları anımsatır. Güzel kadındır vesselam. Ve her güzel kadın gibi trajik bir öyküsü vardır aslında... Manik despresiftir, kocası tarafından 20 sene sonunda başka bir kadın için terk edilir, ve daha 53'ünde tüberkülozdan hayata veda eder. Geriye, hâlâ yaşayan efsanesi kalır; oysa filmografisinde 20 film bile yoktur... Bu kadar az filmle 2 Oscar alabilmek de ayrı bir başarı olsa gerek... Ki, Scarlett O'hara, başkası tarafından canlandırılmış olsa, bu kadar efsanevi bir karakter olmazdı... Ve Blanche DuBois, Tennessee Williams'ın hayalgücünün aksine, yaşlı ve çirkin bir kadın ol(a)madı Arzu Tramvayı'nda... Bazı kadınlar, yaşlandıkça gençliklerindeki güzellikten eser kalmaz; Brigitte Bardot gibi. Bazıları ise şanslıdır; çirkinleşmeye vakit kalmadan göçüp gider, geride efsanelerini bırakırlar; Marilyn Monroe ve Grace Kelly ile birlikte akla düşüveren isimdir Vivien Leigh...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
